Son zamanlarda 9gag ve benzeri ortamlarda Ajit Pai ile ilgili “dalga geçme” içeriklerine denk gelmiştim. Ajit Pai kimdi, bunlar neden sistematik bir şekilde bu adama yükleniyorlardı derken kendimi bugüne kadar duymadığım bir kavramı öğrenirken buldum: Net Neutrality yani Ağ Tarafsızlığı. Ajit Pai, ABD’de Federal İletişim Kurulu (FCC) başkanlığına Donald Trump tarafından getirilen bir Hindistan kökenli Amerikan vatandaşıdır. Ajit Pai, göreve gelir gelmez, şirketlerin ve dolayısıyla “zenginlerin” dostu Trump’ın istediği bir şeyi hayata geçirmeye çalıştı. Ağ Tarafsızlığı’nı kaldırmak. Geçen gün yapılan oylamada ise ağ tarafsızlığı FCC tarafından kaldırıldı.
Peki bu Ağ Tarafsızlığı mevzusu nedir?
2003 yılında Columbia Üniversitesi’nden görevli Tim Wu tarafından ortaya atılan bu kavram genel olarak şunu ifade ediyor. Bir servis sağlayıcı (ISP) hangi websitesi olursa olsun hepsini aynı hızda size iletmek zorundadır. ABD’de kanunla sabit bir kuralken geçtiğimiz günlerde kaldırıldı. Türkiye’de ise “de fakto” olarak uygulanan bu kural bazen yönetim tarafından uygulanmayabiliyor. Bu da, yasalarımızda henüz böyle bir kuralın olmamasından kaynaklanıyor. Ağ tarafsızlığı ilkesinin ABD’de uygulamadan kaldırılması ile ABD’nin, teknoloji ve internet hukukunda kendisini takip eden ülkelere kötü bir örnek olacağı anlamına geliyor. Yani, orta vadede ülkemizde de bunu uygulamadan kaldırmaya yönelik yasa tasarıları görebiliriz anlamına geliyor bu.
Ağ Tarafsızlığı Ne Sağlıyordu?
Ağ Tarafsızlığı, aslında internet kullanıcısını koruyan bir kural. Ben, bana hizmet verecek olan servis sağlayacısına zaten bir ödeme yapmaktayım. O da bana, benim istediğim her şeyi bir karşılık beklemeden vermek zorundadır. Fakat, bu kuralın kaldırılmasıyla şu gibi sonuçlar ortaya çıkacak. Diyelim ki ben Netflix üyeliğimi sonuna kadar kullanıyor ve sürekli dizi izliyorum. Benim servis sağlayıcım Netflix için ayırdığı hızı düşürecek ve bana “Eğer daha fazla izlemek istiyorsan Netflix hız abonesi olmak zorundasın” diyebilecek. Servis sağlayıcılarının müşterilerine bu tip bir “çakallığı” yapmalarını engellemeleri için ortaya konmuş bu kural artık olmadığına göre onları engelleyecek bir şey de bulunmayacak haliyle. Bu durumda mesela, servis sağlayıcılar birlik olarak büyüyen bir internet girişimini engelleyebilecek. Yani burada iki taraf mağdur olacak. Birincisi hizmet alan normal vatandaşlar, ikincisi website yöneticileri. Yani kazanan sadece sermaye olacak.
Ülkemizde bunun sürekli uygulanmış örnekleri bulunmuyor. Fakat, “zorlu” zamanlarda Youtube, Twitter, Facebook ve Instagram’ın yavaşlatılmasını buna güzel bir örnek olarak verebiliriz. Burada bunu uygulayan servis sağlayıcılar değillerdi. Fakat, ülkemizde bunun uygulandığını düşündüğümüzde karşımıza şöyle bir örnek çıkabilecek: Diyelim ki sürekli olarak Whatsapp kullanan bir kişiyiz ve sürekli Whatsapp üzerinden mesajlaşıyor, arkadaşlarımızı buradan arayarak konuşuyoruz. Bir servis sağlayıcı çıkıp “Benim kendi mesajlaşma uygulamam var. Bunu kullanırsan hızını sonuna kadar kullanabilirsin. Bunların dışındakiler için ekstra ücret öderseniz aynı hızı alırsınız yoksa hızınızı düşüreceğiz” diyebilecek. Gördüğünüz gibi, kullanıcıyı değil sermayeyi koruyan bu durumda olan yine bizim gibi normal vatandaşlara olacak.
Karşıt Görüşler Var mı?
Ağ tarafsızlığını savunan taraflar da var elbette. Bu kişiler özellikle telif hakları konusunda ağ tarafsızlığının kalkmasını savunuyorlar. Çünkü, özellikle torrent gibi platformlarda telif hakları çiğneniyor ve milyonlarca korsan film, dizi, müzik indiriliyor. Ağ tarafsızlığına karşı olanlar, korsan sektörünün biteceğini düşünüyorlar. Şöyle düşünelim. Bir servis sağlayıcı p2p sistemlere engel koyarsa ne olur? Torrent sistemi tamamen biter. İşte bunu talep edenler ağ tarafsızlığına karşı çıkıyorlar. Aynı zamanda, ISP’lerin kendi alanlarına zarar verebilecek şeylere de karşı çıkmalarını destekleyenler mevcut. Bir servis sağlayıcı “ben pornografik içeriği size sunmak zorunda değilim” diyebilir. Bir okul yönetimi okulun internet sisteminde online oyunların oynanmasını istemeyebilir. Veya bir mobil internet sağlayıcı kendi hizmet alanına zarar verecek uygulamalara engel olmak isteyebilir. Bunlar teoride oldukça uygun ve akılcı bir düşünce. Fakat dediğimiz gibi, suistimallere her zaman açık bir düşünce oluyor.
Sonuç Ne Olur?
Ajit Pai’nin FCC’de yaptırdığı oylama neticesinde 3’e 2 oy çokluğuyla Ağ Tarafsızlığı ABD’de yürürlükten kaldırıldı. Şimdi Kongre’ye gidecek olan bu karar oradan da onay alırsa ABD’de ISP’ler istedikleri sistemi yavaşlatabilecekler. Orada, bizdeki gibi tekelleşme sistemi olmadığından belki bir müddet rekabet yaşabilir ve ağ tarafsızlığını vaadeden firmalar bunu uygulamayabilirler. Fakat devlet bunu uygulatabilecek, ISP’ler kendi aralarında anlaşarak hizmet sattıklarına bir de paket satabilecekler. Bu gibi gelişmeleri ABD yasalarına bağlı olarak izleyen diğer ülkeler de bununla ilgili düzenlemeler yaparak ISP’lerin ve yönetimlerin erişimi engelleme veya yavaşlatmasına imkan tanıyabilirler. Sonuç olarak internet bir demokrasi alanıyken gücün ve paranın gölgesinde birer “havuz”a dönüşebilecek. Zamanla her şeyi göreceğiz ama iyi günler bizi beklemiyor.
Just say Your opinion.
Yılmaz Barış
16 Aralık 2017
Biz halen standart adsl hızını tartıştığımız için buna sıra gelemiyor.
Turk Telekom aboenliğim 16 mbit e kadar ama kapıdaki bağlantı kutusundaki maksimum ölçüm 5..
İstanbul’un çoğu noktasında o 8-16 mbitlere ve fibere rastlanmıyor…
senerdagasan
16 Aralık 2017
Haklısınız, yüksek hızı alamıyoruz ki kısıtlamasına karşı çıkalım 🙂
Ama en azından bilinçlenmek lazım şimdiden. Gündeme gelirse karşı çıkılması için…
YOUR COMMENT