Jack London ile tanışıklığım pek eski sayılmaz. Ama ilk günden beri hayranlığımı gizleyemeden okurum kitaplarını. Yıldız Gezgini hala aklımda yer eden bir kitaptır örneğin. Fakat, adını lise yıllarından beri duyduğum bir kitabını okumak bu zamana kısmetmiş. Beyaz Diş, orijinal adıyla White Fang. Bir kurdun hikayenin merkezinde olduğu bu kitaba belki yabancı bir yazarın eseri olması, belki de pek kanımın ısınamadığı kurt/köpekler hakkında yazıldığından dolayı bilemiyorum, mesafeliydim. Ama, Jack London ile tanışıklığı sağladıktan sonra aldığım kitaplarından birisi de Beyaz Diş’ti. Okurken gördüm ki, Jack London öyle süper ötesi hikayeler anlatmamış olsa da, anlatışındaki ustalığı ile edebiyat tarihinden yerini almıştır. Bu kitapta da bunu gördüm ve London’a olan hayranlığım biraz daha arttı.
Kitap Analizi
Doğumdan Ölüme
Jack London’ın “Vahşetin Çağrısı” kitabı hem kısa hem de bir köpeğin hayatını fazla detaylıca anlatmaması veya insanca anlattığından dolayı yeterli tadı verememişti ama yine bir köpek/kurdu anlattığı bu kitabı tam kararında olmuş. Bir kere, işin fantazisine kaçmadan, bir kurdun gözünden anlattığı tüm olaylarda kurda bir kişilik, insani bir kimlik verilmemiş, konuşturulmamış ve olaylar içgüdü çevresinde ele alınarak işlenmiş. İşte burada hikaye anlatıcılığının ustalığı devreye girerek bizleri kahramanımızla empati yapma imkanı tanımış London.
Hikaye, iki adamın, yanındaki birkaç kızak köpeğiyle yaptığı yolculukla başlıyor. Siz içinizden “hani bir kurdu anlatıyordu bu kitap, olayı nereye bağlayacak” diye düşünürken, ilk birkaç on sayfalık kısmın aslında kahramanımızın doğuşunu anlattığını anlıyorsunuz. Beyaz Diş’in melez annesi ve safkan kurt babasının yaşadıklarını ele alıyor ve kahramanımızın ortama gelmesine birebir şahit oluyorsunuz. Böylelikle olaylara bakış açımız sadece o yavru kurt haline geliyor. Annesinin onu koruması, ilk avı, uzaklaşması, insanlarla tanışması, daha sonrasında başından geçenler derken ömrünün her anına tanıklık ettiğimiz Beyaz Diş, insanlara farklı bir bakış açısı ile bakmamıza olanak sağlıyor. Çünkü, Jack London öyle sade ve tarafsız bir dil kullanmış ki, içine duygu katmadan insanları öyle bir resmetmiş ki, kullandığı kurt öznesi sadece bir araç olmuş kendisine.
İçgüdü ve Duygu Arasında Beyaz Diş
Vahşi doğanın bir parçası olarak resmedilen ve “tanrı” insanların himayesine ve terbiyesi altına girip oradan oraya sürüklenen Beyaz Diş, bizlere aslında duygu ve içgüdü çatışmasını resmediyor. Bir yandan içgüdüsel olarak hareket etmesi ve davranışları, öteki taraftan duygularıyla içgüdülerini bastırması ve ona uygun davranışları… Hayvanlar aleminin kusursuz bir makine gibi işlemesi ve onun üst basamağında yer alan bir canlının objektif gözlemleri… London, hikayesinin duruluğu sayesinde iyi bir bakış açısı sunuyor ve canlılar alemine farklı bir gözle bakmamızı, insanların hataları ve doğrularıyla yaşamlarına ortak olmamıza imkan tanıyor.
Jack London, kitabında hikayesini öyle iyi kurgulamış ki, nasıl başlayıp nasıl bittiğini anlayamıyorsunuz bile. Özellikle, hikayenin kısım kısım anlatılması, dikkati dağılanlar için harika bir şey. 10-15 sayfalık bölümler halinde hikayenin anlatılması kitaptan maksimum zevk almaya olanak sağlamış. Bu da London’ın nasıl iyi bir hikaye anlatıcısı olduğunu bizlere gösteriyor.
Kitap Tecrübem
Beyaz Diş İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılmış bir kitap. Başka yayınevleri de yayınlıyor ama benim okuduğum İş Bankası yayınlarının baskısıydı. Çevirmen Levent Cinemre oldukça başarılı bir iş çıkarmış. Ayrıca, kitapta neredeyse hiçbir imla hatası ve dizgi hatasına denk gelmedim. Bu da İş Bankası Kültür Yayınları’nın nasıl özenli çalıştığının bir kanıtı. 258 sayfadan oluşan kitap okuma kolaylığı ve kalitesi ile dikkat çekiyor.
İş Bankası Kültür Yayınlarının websitesinden satın alabileceğiniz bu kitabı herkese tavsiye ediyorum.
Just say Your opinion.
Gül Büyük
1 Ocak 2019
Benim en çok sevdiğim kitaplardan birisi. çok iyi.
YOUR COMMENT