Yaklaşık 11 senedir düzenli olmasa da kitap fuarını takip eden, sene içerisinde birkaç kere farklı yerlerde veya şehirlerde düzenlenen fuarlara katılan birisi olarak birkaç senedir bu alışkanlığımı bıraktığımı ifade etmeliyim (ki bugünkü aç gözlülüğümü anlayın 🙂 ). İstanbul Kitap Fuarı bu sene 36. kere kapılarını kitapseverlere açtı. 4 Kasım günü açılan fuarın 3. günü fuara katılma imkanı buldum. Hafta sonu yaşanan kalabalığı düşünerek hafta içi bir gün gitme kararı almıştım. Ne kadar haklı olduğumu da rahat rahat fuarı gezerken hissettim. Neyse, günüm neredeyse 2 saatlik bir ulaşım macerasıyla başladı. Her ne kadar aksiyon yaşamasam da bu macerada, metrobüs gibi bir ulaşım sistemini kullanmak başlı başına bir pasif macera olduğundan böyle söyledim. Üsküdar’dan Beylikdüzü’ye gitmenin başka yolu yoktu benim için :). 2 saate yakın yolculuktan sonra kitap fuarını gezmeye başlayabilirdim artık.
İstanbul Kitap Fuarı İzlenimlerim
Her ne kadar hafta içidir, fazla kimse olmaz diye düşünsem de, öğrencisini kapan öğretmen soluğu fuarda aldığı için yine bir kalabalık vardı elbette. Zaten 5. ve 6. salonları teğet geçmem bundan kaynaklanıyor :). Koskoca kitap fuarında 2 salon sınava hazırlık yayınevlerine ayrılmış durumda. Bir de hiç gezemediğim 12. salon var ki o da başlı başına konuşulması gereken bir konu. Sebebini giderseniz siz de anlarsınız. Her neyse, fuarı gezmeye 4. salondan başladım. 4. salon aslında bir koridor. Sağlı sollu ufak tefek yayınevleri, dergiler, dernekler burada bulunuyor. Pek ilgilendirmediği için direkt 3. salona geçiş yaptım. Fuara gitmeden önce bir senedir İdefix‘te hasbelkader oluşturduğum kitap listemi de yanımda götürmüştüm. Fiyatlarıyla birlikte tabii ki. Fuara giderken amacım hem yeni kitaplar keşfetmek, hem de listemdeki kitapların daha ucuzlarını bulursam satın almaktı. Bu kısmı birazdan açacağım. 3. salon açıkcası benim tüm alışverişimi yaptığım kısım oldu. Birçok büyük yayınevi bu salondaydı. Gün sonunda yüklendiğim kitaplar hala ellerimi ve kollarımı ağrıtıyor :).
Gelelim genel izlenimlerime. Dediğim gibi ara ara gitmediğim zamanlar olsa da 10 seneye yakındır takip ettiğim bir fuardı İstanbul Kitap Fuarı. Tepebaşı’daki zamanlarına denk gelemesem de Beylikdüzü zamanlarının birçoğuna tanık olmuşumdur yani. Her sene daha fazla ziyaretçiyi ağırladığı da bir gerçek. Bu seneki rakamları tek bir gün üzerinden tahmin edemem haliyle fakat özellikle daha fazla okul grubunun gelmesi oldukça hoş bir durum. Fakat asıl önemli olan nitelik değil nicelik. Bu çocuklar kendileri için faydalı kitaplara ve yayınevlerine ulaşmalılar. Burada da öğretmenlere büyük görevler düşüyor. Özellikle ergenlik çağındaki çocuklar için birer tuzak haline gelmiş popüler “bestseller” kitaplar ve bunların yayınevleri birer tehlike arz ediyor. Hem çevrenizi bunlardan koruyun hem de mutlaka insanları bilgilendirin (kamu spotu bitti. Şimdi reklamlara devam 🙂 ). Bu sene kitap fuarı, bence gereksiz, yayınevlerini ve onların doldurduğu salonları saymazsak daha da büyümüş gibi geldi bana. Özellikle, eskiden açılmayan 12. salon ve koridorlar dahil dolan salonlar bunun göstergesi. Birkaç senedir büyük yazarların imza günleri için ayrılan 14. salon da oldukça iyi olmuş. İskender Pala ve benzeri yazarların kuyruklarını hatırladıkça bunun ne kadar elzem bir çözüm olduğu ortada. Fakat bu sene dikkatimi bir başka şey çekti. Bazı büyük yayınevleri nedense iki hatta üç salonda birden stand açmışlar. Bu da kapitalist düzenin kitaplara yansıması olsa gerek.
Fuarda Fiyatlar ve Yayınevi Durumları
Efendim asıl konumuza gelelim bence. İdefix’ten hazırlayıp yanıma aldığım listemin yarısını satın alamadım bugün. Sebebi de bazı yayınevlerinin fuarda bulunmaması, bazılarının da internetten daha pahalıya kitap satması. Açıkcası, bir aracıdan daha pahalıya kitap satmalarını anlayamadım. Özellikle, internetle arasında 1-2 TL’lik fark olan kitaplar vardı, açıkcası çok şaşırdım bunlara. En çok şaşırdığım da İş Bankası Kültür Yayınları oldu. İdefix’te aldığım fiyatlarla kendi fiyatları arasında maksimum 5-10 kuruş oynuyordu. Haliyle ben de gitmişken heybemi buradan doldurdum :). İnternetten satışın fuarı etkilediği bir gerçek. Zaten senede 1 gün fuar açıyorsunuz, o kadar yol tepip geliyoruz biraz daha ucuz satın ne olacak diye düşünüyorum haliyle. Bazı yayınevlerine de oldukça fazla kızdım. Telifsiz kitapları ciltli kapaklara sarıp yüksek fiyattan satan okur düşmanı zihniyet son bulsun istiyorum. Çok şey istiyorum farkındayım. Neyse efendim, az önce de belirttiğim gibi, ergenlik çağındaki çocuklar için tehlike arz eden yazarlar, kitaplar ve yayınevlerine dikkat edin. Fuarda neredeyse her köşede birer tane varlar ve “rehbersiz” gezen ergenlik çağındaki çocuklar buralarda zihinlerini ve fikirlerini yozlaştıracak kitaplara erişebiliyorlar. Bir gram şeker için bir kilo keçiboynuzu yemek gibi bir şey bu yaptıkları. Umarım popüler kitaplar ve yayınevleri en kısa sürede yok olurlar. Evet, bir bestseller düşmanıyım 🙂
Gelelim kısa günün kârına.
Fuarda aldığım kitaplar:
- Edgar Allan Poe – Tüm Eserleri tek cilt (37.5 ₺ satış fiyatı. İnternette 52 ₺’ye satılıyor.)
- Jack London – Martin Eden
- Jack London – Beyaz Diş
- Jack London – Vahşetin Çağrısı
- Anton Çehov – Köpeğiyle Dolaşan Kadın (İş Bankası Kültür Yayınlarının, Çehov’un tüm öykülerini toparladığı basımı)
- Gogol – Palto (Palto’dan çıkanları merak etmiştim. Bu eserde 5 kitap birden var)
- Jean Piaget – Zeka Psikolojisi
- Mustafa Kutlu – Tarla Kuşunun Sesi
- Hüsrev Hatemi – Eriyen Mumlar (Dergah Yayınları sağolsun hediye olarak verdi)
- Knut Hamsun – Açlık (Ta lise zamanında edebiyat hocamın önerdiği bir kitaptı. Bu güne kısmetmiş)
- Ursula K. Le Guin – Mülksüzler (Yerdeniz’den referansı var Le Guin’in. Bakalım bu nasılmış.)
- Yazıhane (Murathan Mungan’ın seçtiği yazıların derlemesi)
- Muhyiddin İbn Arabi – Fusûsu’l-Hikem
- Ertuğrul Yaman – Yazma Sanatı
- Alper Canıgüz – Kan ve Gül (Bekledik bunu, çok bekledik)
- Dostoyevski – Suç ve Ceza
- Stefan Zweig – Korku
- Stefan Zweig – Mecburiyet
- William Golding – Sineklerin Tanrısı (Kitapla ilgili hiçbir fikrim yok. Çok dillendiriliyordu alayım dedim)
İstanbul Kitap Fuarı 12 Kasım 2017 gününe kadar ziyaretçilere kapılarını açık tutacak. Gidip kitap denizinde yeni ufuklara yelken açmayı unutmayın efendim.
YOUR COMMENT