Kan ve Gül Bir Kara Dejavu

Son dönem Türk romancılarından takip ettiğim çok az isim vardır. Belki eskilerin daha iyi olmasındandır belki de Türk romancılığına biraz mesafeli olmamdandır bilemiyorum. İşte son dönem romancılardan takip ettiğim isimlerden birisi de Alper Canıgüz‘dür. Daha yolun başında bir romancı olarak (5 adet kitabı var çünkü) ortalamanın çok üstünde eserler vermiştir. Özellikle Gizliajans ve Oğullar ve Rencide Ruhlar kitapları oldukça başarılıdır. İşte Alper Canıgüz, uzun süren bir ayrılığın ardından 2017 baharında bizlerle tekrar buluştu. Yeni kitabının adı Kan ve Gül Bir Kara Dejavu olarak tercih edilmişti. Ben de internette görünce ilk fırsatta edinmek istedim. İstanbul Kitap Fuarına kısmetmiş. Aldım, elimdeki kitabı bitirip ilk iş olarak bu kitaba başladım. İki günde bitiriverdim.

Kitap Analizi

Açıkcası, bitmiş bir diziyi izlerken, hikayesine bayıldığım bir romanı okurken, çok sevdiğim bir tatlıyı yerken hep aynı şeyi yaparım. Bir an önce bitirmek. Çünkü tadına böyle varıyorum ben. Kimisi de aheste aheste yapar bunları. Herkese saygımız sonsuz :). İşte bu kitap da benim için aynı kategoride oldu. İki gün içerisinde kitabı bitiriverdim. Bunda, roman türüne göre az sayfaya sahip olmasının da payı var elbette fakat en büyük pay Alper Canıgüz’ün harika kurgu yeteneği. Önceki dört kitabında da benzeri şeyleri yaşamıştım. Bir solukta okuyuveriyorsunuz ve hiç sıkılmıyorsunuz. Hatta mizah ögeleri ile eğlendiğiniz bile oluyor. Kan ve Gül Bir Kara Dejavu, türünün nadir örneklerinden, son dönemin başarılı romanlarından birisi olmasa da (Canıgüz için daha o seviyelere çok var) başarılı bir kitap olmuş. Konusunu üstün körü geçeceğim çünkü bana kalırsa kitabın arka kapağını bile okumamalısınız. Bu sayede kitaptan alacağınız haz maksimuma çıkacaktır.

Kitabımızın baş karakteri Aziz. Aziz, üçüncü sınıf aşk romanlarını İngilizceden Türkçeye çevirerek geçimini sağlayan, çok sevdiği eşinden boşanmış, kızını çok seven bir baba. Hayatı gayet normal seyrinde giderken bir gün Beşiktaş’ta eski arkadaşlarından birine rast gelir ve eskilerden konu açılınca bilmediği bazı şeylerden haberdar olur. Bir sonraki akşam kızının dans gösterisi için gittiği gösteri salonunda talihsiz bir kaza geçirir ve yirmi sene öncesine dönerek bilmediği o şeyleri yaşamaya başlar.

Üstteki paragraf o kadar esnetilmiş ve yalın hale getirilmiş durumda ki… Sırf okuma zevkinizi bozmamak adına gayet basite indirgedim konuyu. Canıgüz’ün rüyalar, geçmişte yolculuk, sır çözme gibi çok sevdiği araçları kullanarak oluşturduğu Kan ve Gül Bir Kara Dejavu kitabı, polisiye türünü sevenler için oldukça eğlenceli bir kitap olarak kaleme alınmış. Editörü de Murat Menteş olunca tadından yenmez bir eser ortaya çıkmış.

Alper Canıgüz, kitaplarında muzurluk yapan, mizahi ögeleri fazlaca kullanan, şaşırtmayı seven bir yazar. Önceki kitaplarında yer alan bu özelliklerine bu kitapta biraz da hayatın gerçeklerini ekleyevermiş. Yaş kemale erdikçe gözün önündeki toz pembe dünya perdesi mi aralanmış yoksa perdeyi bir anda yırtıvermiş mi bilemiyorum tabii ki. Bu eserine büyük miktarda hayatın gerçekleri tozu eklenivermiş. Ve her sayfa çevirişinizde bu toz size farklı bir tat bırakıyor.

Kan ve Gül Bir Kara Dejavu, alınıp okunmalı, gülünmeli, belki üzülünmeli, dersler çıkarılmalı bir eser olmuş. Hikayesi her ne kadar diğer dört kitabının gerisinde kalsa da (kusura bakmasın, biraz öyle olmuş) hala üst seviyelerde dolaşıyor. Birazdan hikaye ile ilgili birkaç eleştirimden bahsedeceğim. Kitabı okumamış olanlar o kısmı atlasınlar lütfen.

Kan ve Gül Bir Kara Dejavu, E Biz Bunu Görmüştük

Spoiler içerir

Kitabın konusu aslında zamanda yolculuk. Aziz, başına aldığı darbeden sonra 20 yıl geriye, üniversite günlerine dönüyor. Bir gün önce Fulya’dan edindiği bilgilere göre, hiç tanışmadığı Abdül’ün öldürülmesine neredeyse günler kalmış durumda. Tarihin normal seyrinde ne Abdül’le tanışmış ne de ölümünden haberdar olmuştu fakat bu sefer durum farklıydı. Artık her şeyi biliyordu ve Abdül neden öldürülmüş bunu merak ediyordu. Olaylar öyle bir gelişiyor ki, 20 sene sonrasında bilmediği her şeyi neredeyse bilmiş oluyordu. Sevdiği kız Nergis, arkadaşı Saffet, tiyatro ekibi, patronu Esat, patronunun karısı Nurgül, patronun sekreteri Şükran ve aralarında geçen olay Aziz için artık bilinen bir şey olacak. Olaylara müdahale etmek istese de olayların cereyan etmesi onu sürekli geri planda bırakıyor ve bir seyirci edasıyla “interaktif” bir şekilde olaya dahil oluyor. Yani Aziz avare bir kasnak gibi. Fakat, her şeyin sonunda olacak yine oluyor ve Abdül öldürülüyor. Abdül’ü bulduğunu zanneden Aziz bir de bakıyor ki Abdül’ün yerinde kendisi yatıyor. Gözünü açtığında ise tekrar normal zamana geliyor ve bir anda olayları çözmüş oluyor. Fakat, bu gördüğü bir rüya mıydı yoksa gerçek miydi? Gerçek ise değiştirebildiği bir şeyler olmalıydı. Rüya ise hiçbir şeyi değiştirememiş olması lazımdı. Değiştirebildiğini, arkadaşı Yaman’ın annesine yaptığı uyarının yerine geldiğini görmesi ile anlıyor. Normal yaşamda trafik kazası geçirip sakat kalması gereken Yaman, Aziz’in yolculuğunda, annesini uyarması ile trafik kazasından kurtuluyor ve sakat kalmıyor. Bunu gördüğünde oldukça şaşıran Aziz, olayı çözdüğünü de eski eşi Nergis’e bir bir aktaracak ve bilmediğini öğrenmenin verdiği acı ile yaşamına devam edecek. İşte burada bazı sıkıntılar var. Koskoca olayı Nergis’e bağlamak ve Abdül’ü öldürenin Nergis olduğunu aktarmak için hikaye biraz zorlanmış gibi. Tamam, mantık çerçevesinde hikaye oturuyor ama Nergis’i biraz daha tanıyıp yaptıkları için “normal” diyebilseydik belki bu son için o kadar kötü konuşmayacaktık. Sadece ben değil, kitabı okuyan Canıgüz hayranları da aynı şeylerden bahsediyor. Ki Canıgüz Gizliajans gibi bir kitabın yazarı, orada bizi hayretten hayrete sürüklemişken bu kadar basit bir son beklemiyorduk haliyle.

Kitaptaki Nurettin ve Aziz’in diyalogları, zehirli Yozgat engereği hadisesi, darülacezede gerçekleştirdikleri azrailli tiyatro gösterisi, İskender Doğan ve rakı masası arkadaşları bölümleri, üzerinde durulup durulup okunması gereken bölümler olmuş. Çok orijinal fikirler ve diyaloglara şahit olabilirsiniz.

Gel gelelim karakterlere ve onların dilinden verilen mesajlara. Canıgüz’ün karakter oluşturmadaki başarısı, okuyucularının malumudur. Bu kitapta ise özellikle Aziz ve Abdül’e bambaşka bir özellik eklemiş ve yıllarca içinde tuttuğu fikri, siyasi, felsefi ne varsa hepsini saydırmış. İyi de yapmış. Birazdan kitaptan birkaç kısmı paylaşacağım. Ne demek istediğimi o zaman daha iyi anlayabilirsiniz.

Genel olarak, elle tutulur, okunabilir, güzel bir kitap ortaya çıkmış. Okumanızı mutlaka öneriririm. Fakat Canıgüz’ün eserlerine ilk defa başlayacaksınız diğer dört kitaptan birini okumanız ve Canıgüz’e aşina olmanız daha iyi olacaktır. Bir Alper Kamu efsanesini bilmek sizin de hakkınız çünkü.

Alıntılar

Belki de beyefendilik, müspet bir takım haslete sahip olmaktan ziyade, menfi bir takım temayülleri olmamakla alakalıydı.

Sanatçı tabiatı gereği atak, küstah ve kibirlidir, işte bu yüzden çoğunun işindeki ustalığıyla ruhundaki tekamülü aynı hızda ilerlemez.

Halk neye ihtiyacı olduğunu bilemez, ancak fevkalade güzel razı olur. Hiçbir büyük dönüşüm, ilerleme, buluş kitleler sayesinde gerçekleşmemiştir. Hatta ekseriyetle tersi doğrudur. Halk kadar yenilikten, orijinaliteden nefret edeni yoktur ve kendileri için mücadele veren pek çok insanı seve seve ateşe atmışlığı da az değildir.

Kitap Tecrübem

Alper Canıgüz romanlarına aşina birisi olarak su gibi giden roman, 210 sayfadan oluşuyor. April Yayınları tarafından basılan kitabın üçüncü baskısını edindim. Gözüme çarpan bir imla ve harf hatasına denk gelmedim. Belki de onlara dikkat edecek kadar sıkıcı olmamasından da kaynaklanıyor bu :). Kitabın kapağı diğer kitapları gibi minimalist ve on numara bir kapak olmuş. Kalitesine ise diyecek bir şey yok. 20 TL gibi bir ücrete satılıyor. Şansınız varsa kitap sitelerinden veya fuarlardan indirimle satın alabilirsiniz.

Kan ve Gül Bir Kara Dejavu kitabını incelemek için April Yayınlarının websitesini ziyaret edebilirsiniz.

YOUR COMMENT