Büyük Selçuklu Devleti’nin en önemli devlet adamlarından birisi tabii ki Nizamülmülk’tür. Alparslan ve Melikşah döneminde vezirlik yapmış ve devletin en şaşalı zamanlarında devlet idaresinde bulunmuştur. Nizamülmülk’ü, birçok önemli devlet adamından ayıran bir özelliği mevcuttur. O, Melikşah’ın emriyle yazmış olduğu Siyasetname’si ile bugüne kadar ulaşmıştır ve birçok konuda devlet adamlarına fikir vermeye devam etmektedir.
Açıkçası, çok uzun bir süredir Nizamülmülk’ün Siyasetname’sini alıp okumak istiyordum. Birkaç ay önce kitabıma kavuştum ve okunacağı güne kadar sırada beklemesini sağladım 🙂 Sıra kendisine geldiğinde (ki genelde spontane seçimler yaparım) önemli bir kitaba başlamanın heyecanıyla okumaya koyuldum.
“Küfr ile belki ama zulm ile paydar kalmaz memleket”
Kitap, Nizamülmülk’ün, Melikşah’ın emriyle devlet idaresi hakkında yazması ile ortaya çıkmıştır. Vezirlerinden istediği ve kendi mülkündeki sorunları çözecek ya da olabilecek sorunlara çare olabilecek bir rehber istemiştir Melikşah. Diğer üç vezirinin yazdıklarından daha iyi bir eser ortaya çıkaran Nizamülmülk, daha sonra bu kitaba eklemeler yapmıştır. Devlet içerisindeki ayrılıkçılık yapan fitne odakları için özel olarak eklemeler yapılmış ve son halini almıştır.
Not: Bu kısımdan sonrası kitapla ilgili bilgiler içerecektir.
[eltdf_separator class_name=”” type=”full-width” position=”center” color=”#000000″ border_style=”dashed” width=”” thickness=”” top_margin=”” bottom_margin=””]
Siyasetname, bir devletin nasıl yönetilmesi, devletin başındaki yöneticinin ne gibi sorumlulukları olduğunu, idare hakkında ne gibi tasarruflarda bulunması gerektiğini, sorunlara nasıl çözümler getirilmesi gerektiği gibi konulara değinmiştir. Özellikle devletin idarecisinin (ki bu o devirde Selçuklu sultanları oluyordu) halka nasıl davranması, ayrılıkçı fikirlere nasıl müdahale etmesi gerektiği gibi konulara değinilmiş, sultanın haremi dahil ne gibi durumlarda nasıl davranılması gerektiğinden bahsedilmiştir. Nizamülmülk, yılların tecrübesi ve başkalarından duyduğu şeylerle bu tavsiye kitabını kaleme almıştır. 51 kısımdan oluşan kitap kendi çağına göre oldukça anlamlı bir eserdir.
Kitapla ilgili özellikle bahsetmek istediğim bazı hususlar olacak. Özellikle “Rafıziler” hakkında yazılmış kısımların ya bizzat Nizamülmülk tarafından ya da kendisinden sonra bu kitabı elinde tutanlar tarafından “aşırı” şekilde yazılmış olduğu kanaati doğdu bende. Nedenini soracak olursanız (bunun için bir mukayeseli okuma yapmak şarttır tabii ki) özellikle Rafızilik hakkında Hz. Peygamber’in söylemiş olduğuna ihtimal vermediğim bazı hadislerin kitapta yer bulduğunu gördüm. Bu hadislerin sıhhati konusunda bende şüpheler oluştu. Tabii ki bunu mukayeseli okuma yapmadığım için kesin olarak belirtemeyeceğim lakin Hz. Muhammed’in, kendisinden sonra ortaya çıkacak “mürted” bir grup için özellikle, isim belirterek, uyarılarda bulunacağını düşünmüyorum.
Kitaptaki bir diğer ilginç nokta da, Mezdeki’ler (Mazdek-Mazdak) hakkında anlatılan bir hikayenin bugün komünistler için de kullanılıyor olması. Kitapta, Hz. Muhammed’den önce İran’da yaşamış ve kendisinin peygamber olduğunu iddia etmiş Mezdek adlı bir şahıs anlatılıyor. Bu şahsın getirdiği “düzen”e göre herkesin malı ve eşleri birbirine helal oluyor. İlginç gelen kısım ise, eşleri birbirine helal olduğundan dolayı, akşam evine gelen kişi bir başkasının şapkasını evinin kapısında asılı gördüğünde onları rahatsız etmeden uzaklaşıyor ve o kişi evden çıkana kadar eve gelmiyor. Evet, bu hikayeyi yıllarca komünist Rusya’da gerçekleşmiş şekilde dinledik. İki olaydan birisi ya gerçek değil ya da devir değişse de yapılanlar değişmiyor veyahut da iki olay da, halk bazı şeylerden uzak dursun diye bilerek abartılmış bir balon hikaye oluyor.
[eltdf_separator class_name=”” type=”full-width” position=”center” color=”#000000″ border_style=”dashed” width=”” thickness=”” top_margin=”” bottom_margin=””]
Nizamülmülk, her faslı kendi içerisinde sağlam bir fikri yapıya oturtmak için belli başlı kalıplar kullanmıştır. Önce konuyla ilgili fikrini beyan etmiş, ardından varsa bir hadis kullanmış, ardından da o konuyla ilgili bir veya birden fazla hikayeye yer vermiş. Bu sayede fikir daha oturaklı olmuş ve iyi bir tavsiye haline gelmiş. Tabii ki her fasılda bunu gerçekleştirmemiş. En önemli konularda bu kalıbı kullanarak verilmek istenen mesajı yerli yerince vermiş.
Tarihi olaylar, kendi zamanına göre değerlendirilmeli, ibret alınacaksa da yaşanılan çağa göre düşünülüp ibret alınmalıdır bence. Dolayısıyla bu kitap da kendi çağına göre okunması gereken bir kitaptır. İçindeki birçok fikrin bugünkü zamanın yöneticilik anlayışına ve toplum yapısına ters düşeceğini düşünüyorum. Nizamülmülk’ün fikirleri tabii ki kıymetlidir fakat medeniyeti bir merdiven gibi düşünürsek, 10. basamaktayken “birinci basamak çok iyiydi hep orada kalalım” demek bana biraz mantıksız geliyor.
Siyasetname’yi, birçok klasik eseri bize ulaştıran İş Bankası Kültür Yayınları’nın yaptığı baskıdan aldım. Kitap 365 sayfa olup kağıt kalitesi ve okuma kolaylığı bakımından yeterli düzeyde. İçerisinde imla ve baskı hatalarına da rastlamadım. Çeviri de gayet akıcı bir şekilde yapılmış. Çeviriyi yapan Mehmet Taha Ayar’a da ayrıca bir teşekkür göndermek gerekiyor. Kitabı gönül rahatlığı ile edinip okuyabilirsiniz.