Artırılmış Gerçeklik (AR) Nedir?

Birçok kişi artık bu tanımı merak ediyor ve bununla ilgili bilgi sahibi oluyor. Artırılmış Gerçeklik yani Augmented Reality! Kısaca AR. Hayatımızdaki yeri çok eski olmasa da özellikle akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla birçok kişinin aşina olduğu bir teknoloji haline geldi. Peki nedir bu artırılmış gerçeklik? Neden bu kadar üzerinde duruluyor? Ne gibi değişiklikler getirecek hayatımıza? Nerelerde kullanılabilir? Hep birlikte bakalım.

Artırılmış Gerçeklik Nedir?

Artırılmış gerçeklik, gerçek bir görüntü üzerine yerleştirilen “üretilmiş” ve bilgisayar ortamında oluşturulmuş görüntülerdir. Bu “arttırılmış” görüntü, gerçek görüntünün üzerine gerçek zamanlı olarak yerleştirilir ve bazı referans noktalarına ihtiyaç duyar. Bu GPS verisi, ses, görüntü veya bir video olabilir. Son zamanlarda pazarlama alanında bile kullanılan bu teknoloji, oyun dünyasında, eğitimde ve daha birçok alanda kendisine yer bulmaktadır. Oyun denince aklımıza gelen ilk örnek Pokemon GO‘dur. Hem GPS verisine hem de görüntüye ihtiyaç duyan bu oyunda belirli konumlarda bulunan Pokemon’lar artırılmış gerçeklik vasıtasıyla oynayan kişiye iletiliyor ve oynayan kişiden bu Pokemon’un yakalanması bekleniyor. Pazarlama alanında IKEA olsun, Marshall gibi boya firmaları olsun, artırılmış gerçeklik kullanarak ürünlerinin reklamını yapıyorlar. Örneğin, IKEA, seçtiğiniz mobilyanın odanızda nasıl durduğunu göstermek, Marshall da duvarınızın, seçtiğiniz boya ile nasıl göründüğünü göstermek için mobil uygulamalar geliştirdiler ve oldukça da başarılı oldular. Peki, AR kavramı nasıl ortaya çıktı ve günümüze geldi? Şimdi ona bakalım.

Arttırılmış Gerçekliğin Tarihi

Arttırılmış gerçeklik (AR) ilk olarak 1901 yılında bir fikir olarak ortaya atıldı. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra önce Sensorama adlı makine icat edildi (ki kendisi ilk VR cihazlarından birisi) ardından bir süre sonra Videoplace adlı bir cihaz geliştirildi. Videoplace, kullanıcılara interaktif bir deneyim sunan, onların hareketlerini algılayıp tepki verebilen bir yazılıma sahip gelişmiş bir cihazdı. Tarihler bu sırada 1975’i gösteriyordu. 1980’e gelindiğinde yapılan bazı araştırmaların, artırılmış gerçeklik olgusunun bir şeyler öğretmek için kullanılabileceğini göstermişti. Yine aynı senede dünyanın ilk “giyilebilir” cihazı üretildi: EyeTap. EyeTap, bugün birçoğumuzun bildiği Google Glass gibi bir düzeneğe sahipti ve üzerindeki bir kamera vasıtasıyla gerçek görüntüyü kaydedip tek gözün üzerine daha sonra sanal olarak sunuyordu. Bu sistemde üretilen görüntü için artırılmış gerçeklik diyebiliriz. Daha sonra birçok farklı adımlar atıldı, ki bazıları bugün AR’nin temel taşını oluşturuyorlar. Tarihler 1990’ı gösterdiğinde, “Augmented Reality” terimi ilk kez tanımlandı. Tanımlayan kişi eski bir Boeing çalışanı Thomas P. Caudell’di. 1992 senesinde ise Amerikan Hava Kuvvetleri’nde kullanılmak üzere gelişmiş bir AR cihazı üretildi: Virtual Fixture. Bu cihaz ile pilotlara eğitim veriliyordu. Cihazın mucidi Louis Rosenberg idi. Bu tarihlerde birçok önemli gelişme yaşanmaya devam ediyordu. 1999’da ise çok önemli bir olay gerçekleşti. AR alanında ilk ciddi çalışma yapıldı. HitLab tarafından geliştirilen ARToolKit, bugün kullanılan AR sistemlerinin atası olma hüviyetini elinde bulunduruyor. Aradan bir sene geçmişti ki AR sistemi üzerine kurulu ilk oyun piyasaya sunuldu: ARQuake. Basit ve günümüze göre çok “ilkel” kalan bu oyun, kameradan aldığı görüntü üzerine oyunu yerleştiriyor ve sizin gerçek dünyada hayatta kalma mücadelesi vermenize imkan tanıyor. Artık günümüze gelebiliriz. 2000’li yıllardan sonra birçok firma AR kullanarak oyun geliştirdi, sistemler düzenledi. Mesela bugün birçok tarayıcının desteğini kestiği Adobe Flash, 2009 yılında ARToolKit desteği kazandı. Yine ondan önce Nokia telefonlarda AR mantığı kullanılarak oyunlar geliştirilmişti. Google’ın 2013 yılında duyurduğu Google Glass ve bir zaman sonra Microsoft’un duyurduğu Hololens bu alandaki başarısız ama büyük adımlar olarak tarihe geçti. Geçtiğimiz sene tüm dünyayı kasıp kavuran Pokemon Go çılgınlığı ise AR’nin geldiği son noktalardan biriydi. Bugün, Apple’ın duyurduğu ARKit ile AR kavramı bambaşka boyutlara doğru ilerliyor.

Artırılmış Gerçeklik (AR) ve Sanal Gerçeklik (VR) Arasındaki Fark

Geçmişten günümüze AR’nin gelişim aşamalarını sizlere ilettim. Tabii bu bilgileri Wikipedia’dan edindiğimi de bildirmek isterim 🙂 Neyse efendim, Wikipedia’da yazan AR ile ilgili birçok “gelişme”nin aslında VR için de kullanılabilecek olduğunu gördüm. Özellikle bu teknolojinin ilk örneklerinden olan Sensorama aslında bir VR cihazıydı. Sonuçta birbirlerine çok yakın teknolojiler olan AR ile VR sık sık karıştırılan konular olduğu için bunu ayrıca bir yazıda belirtmek istiyorum. Fakat burada da kısaca değineceğim. Artırılmış gerçeklik’te tüm mevzu, gerçek bir görüntü üzerine sanal bir görüntü bindirmektir. Mesela gözlüğü taktığınızda veya telefonunuzun kamerasını kullandığınızda ekranda görünen veya size gösterilen şey gerçek görüntünün üzerine oturtulan ve gerçekten oradaymış gibi size sunulan sanal bir görüntüdür. VR’da ise tamamen yeniden oluşturulmuş bir görüntü size sunulur ve sizin o görüntüdeymiş gibi hissetmeniz sağlanır. En temel farkı budur.

AR Nereye Gidiyor?

Her ne kadar bu alanda büyük adımlar atılmış olsa da yeterince hayatımıza giremedi bu teknoloji. Bunda, elimizdeki cihazların yeterli performansı verememesi ve buna yeterince ihtiyaç duymayışımız etkili olmuş olabilir. Mesela, artırılmış gerçeklik bir gözlük vasıtasıyla kullanılabilir hale gelse (Google Glass gibi) daha aktif kullanılacaktır. Fakat akıllı telefonlar şimdilik bize yetiyor hatta performansları o kadar iyi olmadığı ve bu alanda hayatımızı etkileyecek devrimsel ürünler ortaya konmadığı için yeterince kullanmıyoruz. Ama özellikle eğitim alanında ciddi çalışmalar olduğunu da belirtmek isterim. Özellikle DAQRI adlı şirketin geliştirdiği eğitsel AR araçları mükemmel ötesi bir çalışma haline geldi. Anatomy 4D, Elements 4D gibi harika ötesi eğitsel araçlar eğitimde daha sık kullanılacak ve öğretici olma açısından daha etkili hale gelecekler. Bunların haricinde, son zamanlar Apple’ın geliştirdiği ve iPhone 8 ve iPhone X ile daha da ileri götürdüğü ARKit de sektörü baştan dizayn edecekmiş gibi gözüküyor. Özellikle, iPhone X’lerde bulunan Face ID‘nin AR alanında çok şeyler sunacağını düşünüyorum.

AR aslında çok da yabancısı olmadığımız ve özellikle de genç kesimin sıklıkla kullandığı bir teknoloji aslında. Her ne kadar kendileri bunu AR olarak adlandırmasalar da Snapchat’in ve Instagram’ın yüz filtreleri harika birer AR örnekleri aslında. Hatta, Face ID’nin temelini oluşturan yüz tanıma sistemiyle Snapchat bambaşka noktalara doğru gidecekmiş gibi gözüküyor.

Akıllı telefonların ve tabletin yaygınlaşması, AR uygulamalarının daha da artmasını sağlayacak ve bunların eğitimde aktif olarak kullanılmasını da beraberinde getirecektir. Şimdilik sınırlı sayıda uygulama olsa da, bugünkü örnekler bile başlı başına mükemmel birer örnek olarak sunulabilir. Bilgiyi öğretmenden işitsel olarak alan öğrenci, bu uygulamalarda görsel olarak da bilgi edinebiliyor. Hatta, belki de öyle bir seviyeye gelecek ki bu dokunma duygusunu da devreye sokacak ve öğretimin kalıcılığını daha da pekiştirecektir.

Bilim kurgu filmlerde sıklıkla rastladığımız, dokunma ile çalışan hologram bilgisayar ekranlarının AR ile çok yakın bir zamanda bizlere sunulacağını da düşünüyorum. Çok değil, belki de bir 10 sene sonra monitör kavramı tarihin tozlu raflarına kaldırılacak ve istediğimiz her alan bizim için birer monitör haline gelecek. Her şeyi zaman gösterecek 🙂

AR Örnekleri

Yazımda kısa kısa değindiğim AR örneklerini sizlere sunmak istiyorum.

Sensorama:

Videoplace

EyeTap

Virtual Fixture

https://www.youtube.com/watch?v=RwwpIQmJ3ac

ARToolKit

Google Glass

Microsoft HoloLens

Elements 4D

Anatomy 4D

Marshall Gör ve Boya

IKEA Place App

 

COMMENTS

Just say Your opinion.

  • Hanife Yolcu

    20 Ocak 2019

    Bilgilendirici bir yazı olmuş.

    Reply
YOUR COMMENT